AB'ye ve dünya liderlerine açık mektup ve talepler

#FaceTheClimateEmergency

Luisa Neubauer, Greta Thunberg, Anuna de Wever van der Heyden, Adélaïde Charlier1

Bu mektup 16 Temmuz 2020 tarihinde tüm AB liderlerine ve devlet başkanlarına gönderilmiştir

İklim krizini ve ekolojik krizi, bir kriz olarak ele almadan çözebilecekmişiz gibi yapmaktan vazgeçmelisiniz.

Bu açık mektuptaki taleplerimiz şunlardır:

Alttaki maddeler iklim felaketini ve ekolojik felaketi önleyecek önemli ilk adımlardan bazılarıdır.

  • Hemen geçerli olmak üzere, tüm fosil yakıt arama ve çıkarma yatırımları durdurun, tüm fosil yakıt sübvansiyonlarını derhal sonlandırın, fosil yakıtlardan derhal ve tamamen vazgeçin.

  • Avrupa Birliği'ne üye ülkeler, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde ekositin uluslararası bir suç sayılmasını savunmalıdır.

  • Toplam emisyonları; tüketim endeksi, uluslararası havacılık ve nakliye dahil tüm rakam ve hedeflere dahil edin.

  • Mevcut en iyi son bilimsel araştırma verilerini ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) analizlerini kullanarak, küresel sıcaklık artışını % 66 oranında 1,5 °'nin altına düşürme şansını verecek, bağlayıcı yıllık karbon bütçeleri oluşturun. Bunu yapmaya bugün başlayın. Bu bütçeler; eşitliğin küresel boyutunu, devrilme noktalarını ve geri beslenme döngülerini içermeli ve geleceğin emisyon azaltma teknolojisi varsayımlarına ümit bağlamamalıdır.

  • Demokrasiyi koruyun ve kollayın.

  • Çalışanları ve en savunmasız kişileri koruyan, ekonomik, etnik köken ve cinsiyetle ilişkili her türlü eşitsizliği azaltan iklim politikaları tasarlayın.

• İklim acil durumuna ve ekolojik acil durumuna, acil bir durum muamelesi yapın.

Dünyanın karmaşık olduğunu ve istediğimiz şeylerin kolay olmayabileceğini çok iyi anlıyor ve biliyoruz. İnsanlığı korumak için gerekli olan değişiklikler, çok gerçekçi görünmeyebilir.

Ancak bizi bekleyen küresel ısınmadan ve günümüzün iş dünyasının neden olduğu diğer yıkıcı ekolojik sonuçlardan, toplumumuzun her zamanki gibi devam ederek kurtulabileceğine inanmak daha da gerçek dışı.

COVID-19 salgınının gezegenin dört bir yanındaki insanları nasıl mahvettiğini, bütün dünya son aylarda dehşetle izledi. Bu trajedi sırasında, hepsi olmasa da dünyadaki ne kadar çok liderin ve insanın, toplumun yararı için harekete geçtiğini gördük.

Şimdi artık iklim krizinin ne siyasetçiler, ne medya, ne iş dünyası, ne de malî çevrelerce bir kez bile gerçek bir kriz olarak ele alınmamış olduğu, her zamankinden daha net görülüyor.

Karbon salımlarınıı azaltmak için doğru yolda olduğumuza ne kadar uzun süre inanırsak ve iklim felaketinden kaçınmak için gereken önlemlerin, bugünkü sistem içinde mevcut olduğunu iddia edersek ya da bir krizi, kriz gibi ele almadan çözebileceğimizi zannedersek, o kadar çok değerli zamanımızı kaybetmiş olacağız.

Her zamankinden daha belirgin olan başka bir şey daha var: Modern dünyamızın temel taşları olan toplumsal ve ırkçı adaletsizlikler ve baskılar yok sayılarak, görmezden gelinerek iklim ve çevre adaleti gerçekleşemez. Adalet ve eşitlik için mücadele evrenseldir. Bu mücadele toplumsal adalet; ırksal adalet, iklim veya çevre adaleti, cinsiyet eşitliği, demokrasi, insan hakları, yerli halkların hakları, LGBTQ veya hayvan hakları, konuşma ve basın özgürlüğü veya düzenli ve refah içinde bir yaşam sağlayan, iyi işleyen destekleme sistemi talepleri mücadelesi olabilir. Eğer eşitliğimiz yoksa hiçbir şeyimiz olmaz. Hangi kriz veya konuya öncelik vereceğimiz için bir seçim yapmamız veya birbirimize düşmemiz gerekmiyor, çünkü zaten bunların hepsi birbiriyle bağlantılı.

Paris Anlaşması'nı imzaladığınızda, AB ülkeleri bu konuda öncü olmayı taahhüt etti. AB'nin bunu yapmak için ekonomik ve siyasî olanakları var ve bu taahhütün gerçekleşmesi bizim ahlakî sorumluluğumuzdur. Sözünüzü şimdi gerçekten tutmalısınız.

AB ve dünyanın ekonomik açıdan diğer mutlu bölgeleri için kararlaştırılan 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonu hedefi, aslında krize teslim olmakla eş anlamlıdır. Bu hedef, küresel ısınmayı 1,5°'nin altında sınırlamak için, sadece % 50 oranında şans tanıyan bir karbon bütçesine dayanmaktadır.

Bu hedef; sadece istatistiksel bir yazı tura eylemidir. Çünkü, eşitliğin küresel yönü, birçok devrilme noktası ve geri bildirim döngüleri gibi bazı temel faktörleri içermemekte ve aynı zamanda şu andaki toksik hava kirliliği ile oluşan gizli ısınma faktörünü de dikkate almamaktadır. Yani bu hesap, gerçekte % 50'den daha az bir olasılık içermektedir.

Ve karbon bütçesini halen göz ardı etmeye devam edersek, bırakalım uzak bir geleceği, bugün için de uzak gelecekle ilgili emisyon hedefleri, hiçbir anlam ifade etmeyecektir.

İklim krizini ve tüm bilimsel verileri görmezden gelmeye devam ederek "Gelecek Nesil AB" yatırım programından bahsetmek, tüm "gelecek nesiller"e ihanettir. Bilim bize tam olarak ne yapacağımızı söylemiyor. Ama bize incelememiz ve değerlendirmemiz için bilgi sağlıyor. Noktaları birleştirmek bize kalmış. Şimdi biz ev ödevimizi yaptık ve sizin son derece sorumsuz şans oyununuzu kabul etmiyoruz. Yetersiz olan % 50 karbon bütçesi her şeyden vazgeçmiş olmak anlamına geliyor. Ama vazgeçmek, bizler için bir seçenek değil.

Elbette sürdürülebilir yatırımları ve politikaları memnuniyetle karşılıyoruz, ancak şimdiye kadar tartıştığınız tüm şeylerin kesinlikle yeterli olmadığına inanmalısınız. Resmin tamamı ile yüzleşmeliyiz. Varoluşsal bir krizle karşı karşıyayız ve bu kriz, çıkış yolumuzu satın alamayacağımız, inşa edemeyeceğimiz veya yatırım yapamayacağımız bir kriz. Tabiatı icabı iklim krizini körükleyen bir ekonomik sistemi 'kurtarmayı', iklimi koruyacak önlemleri finanse etmek için amaçlamak gibi bir ifadeyi, sadece duymak bile saçma. Şu andaki varolan sistemimiz 'bozuk' falan değil. Sistem ne yapması gerekiyorsa ve ne yapmak üzere tasarlanmışsa tam olarak onu yapıyor. Artık bu system 'tamir' edilemez. Yeni bir sisteme ihtiyacımız var.

Yeryüzünde bizim şimdi bildiğimiz yaşam koşullarını, gelecekte de güvence altına alma yarışı bugün başlamalıdır. Birkaç yıl içinde değil, şimdi. Ve bunu yapmak için de, küresel ortalama sıcaklık artışını 1,5°'nin altındaki seviyede tutacak en yüksek şansa sahip olmak için, bilimi temel alan bir yol izlenmesi gereklidir. Yaşamımızın sürmesini sağlayan sistemlerin sürekli yıkımına, sömürüsüne, tahribine son vermeli ve tamamen karbondan arındırılmış, doğal dünyanın ve tüm insanların refahına odaklı bir ekonomiye doğru ilerlemeliyiz.

Eğer tüm ülkeler hedef olarak belirledikleri emisyon indirimlerini gerçekleştirecek olsalardı, yine de en az 3-4°'lik bir küresel sıcaklık artışı felaketi bizi bekleyecekti. Bugün ​iktidarda olanlar, yaşanabilir bir geleceği gelecek nesillere bırakma fırsatından şimdiden vazgeçtiler. Bunu yapmayı denemediler bile.

Dünyada 2030 yılına kadar planlanan fosil yakıt üretimi, 1,5° hedefini tutturmak için gerekli olan miktardan, % 120 oranında daha fazla . Bu hesap kesinlikle yanlış.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Özel 1,5 (IPCC SR1.5) Raporu ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın (UNEP) Üretim Açığı Raporu okunursa ve Paris Anlaşması'nda aslında ne imzaladığınıza bakarsanız, iklim krizinin ve çevre krizinin bugünkü sistemle çözülemeyeceğini bir çocuk bile farkedecektir.

Bu artık bir görüş değil, şu anda elimizdeki en iyi bilimsel verilere dayanan bir gerçek.

Dolayısıyla eğer iklim felaketini engellemek istiyorsak, sözleşmeleri yırtıp atmak ve mevcut işlerden ve anlaşmalardan hayal bile edemeyeceğimiz bir ölçekte vazgeçmeyi bugün mümkün kılmak zorundayız. Ama bu tür önlemler, bugünün sisteminde ne siyasî, ne ekonomik, ne de yasal olarak mümkün değil.

Önümüzdeki aylar ve yıllar küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırmak için çok önemli olacak. Vakit bitiyor. Elinizden gelenin en iyisini yapmak, artık yeterince iyi değil.

Şimdi imkansız gibi görüneni yapmak zorundasınız.

Sizin iklim krizini göz ardı etme seçeneğiniz olsa bile, bu bizler -- yani sizlerin çocukları için bir seçenek değil. Çocukların şu anda yeryüzünde geleceğe bakabilecekleri güvenli hiçbir yer yok. Bu, şu anda bizlerin yaşadığı bir gerçek ve hayatımızın geri kalanı için de de böyle kalacak.

İklim acil durumuyla yüzleşmenizi istiyoruz.


  1. Luisa Neubauer, Greta Thunberg, Anuna de Wever van der Heyden, Adélaïde Charlier 2020, Open letter and demands to EU and Global Leaders, #FaceTheClimateEmergency, climateemergencyeu.org, accessed 20 July 2020, \<https://climateemergencyeu.org/>.